Yeni Bir Yolculuk
C: Caddede duyduğum bir araba sesine eşlik eden kahve kokusuyla
gökyüzünü izliyorum. Masmavi deniz ile sonsuz gökyüzünün birbiriyle buluştuğu
bir deniz kenarında ya da ucu bucağı olmayan yemyeşil bir ormanın içinde değil,
evimin terasındayım. Camdan cama denk
geldiğim komşularım ya da telefonla konuştuğum arkadaşlarım salgının ne zaman
biteceğini sorguluyor hep. Haklılar da, havalar ısındıkça evde kalmak
zorlaşıyor. Evde kalanlar, evde kalma süresi arttıkça kendini kitaplara, yemek
yapmaya, çiçeklerine ya da ıvır zıvır tamirine verdi. Bu durum, insanın
içindeki üretim dürtüsünün bir sonucu olsa gerek. Üretim demişken; tüketimin, dolayısıyla
şatafat ve gösterişin, bu kadar revaçta olduğu bir dönemde insanlık bu kavramı
biraz kulak arkası ediyor. Oysaki tarihin akışını değiştiren, insanlığı bir
adım öteye götüren çoğu şey doğrudan üretmekle ilgili. Fikir üretmek, sanat
üretmek, gözle görülen bir şey üretmek ama üretmek…
E: Salgın Türkiye’de de hayatı felç ettikten sonra kapandığım
evimde, beni oyalayacağına inandığım ilgimi çeken çekmeyen bir sürü işle
uğraşıyorum. Geçtiğimiz bir aya baktığımda uğraştığım her şeyden keyif aldığımı
söyleyebilirim. Ama sona eren her uğraş beni elimden gelen en iyi şeye, yazı
yazmaya itiyor. Şimdi odaklanmaya çalışıyorum. İşte öykü, tam da burada
başlıyor. Karantinanın ilk günlerinde, hayatımda köklü denebilecek birkaç
değişiklik yaparak, yeni yolculuklara çıkmayı planladım. Evde otururken yolculuğa
çıkmak nasıl olacak? Bu yolculuğun rotası ne olacak? Birbirine benzemeyen kaç
farklı yolculuk yapabilirim? Kafamda dönüp duran bu soruları cevaplandırmam
gerekiyor. Fakat hepsinden önce, bu yolculuğa yalnız çıkmak istemediğimi
biliyorum. Çıkmak istediğim yolculuğun beni diğer insanlara ulaştırmasını
hedeflediğimi de biliyorum. Bildiğim şeyler nihayet beni üretmeye zorluyor.
Fikir üretmek, sanat üretmek, gözle görülen bir şey üretmek ama üretmek…
C: Bunları düşünürken serinleyen havanın soğuttuğu kahvemden bir
yudum alarak yüzümü gökyüzüne çeviriyorum, camdan cama denk geldiğim komşularım
ya da telefonda görüşebildiğim arkadaşlarım gibi bu salgının ne zaman
biteceğini sorguluyorum kendi kendime. Salgın bitse de bir şeyler karalama
isteğinin durmayacağına, üretme çabasının törpülenmeyeceğine kanaat getiriyorum
sonra…
E: Yeni
yolculuğumda yol arkadaşım yabancı olmadığım biri olmalı. Fikir birliğine
varabildiğim, farklı düşüncelerimiz olduğunda rahatlıkla başka pencereler
açabilen ve nihai amacı benimle ortak olan bir yol arkadaşı… İşte, tamam! Koronavirüs
salgını henüz ortada değilken uzun uzun tartıştığımız ve bir gün gerçekleştirme
hayaliyle noktaladığımız sohbetlere konu olan bu blog fikri, benim yeni
yolculuğum olacak. Üstelik yol arkadaşım çok tanıdık: Fikirlerine çok değer
verdiğim ve hayata bakışına hayranlık duyduğum arkadaşım Canberk.
C: Şu anda düşündüğüm şeyleri tek düşünenin ben olmadığımı bilmek
çok güzel. Sevgili dostum, mücadele arkadaşım Eda var. Bir fikir üretmeye karar
verip kalemi birlikte ele aldığımız bizim Eda. En üretken, en donanımlı
arkadaşlarımdan birisi. Üstelik o da Cumhuriyet fikrinin evlatlarından ve
savunucularından birisi, laf aramızda en sevdiğim özelliklerinden birisi de bu.
Bir süre önce, Eda ile konuşurken belki biz de karalayarak bir şeyler
üretebiliriz noktasında ortaklaştık ve hayalimizi gerçeğe dönüştürmek için bir
adım attık. Bir fikir, bir yazı ya da başka bir şey… Sonra Alicenap başladı.
Şimdi de Alicenap'ta olan bu ilk yazımız ile sizi selamlıyoruz.
E: Kolları
sıvadık. Bizi biz yapan, tanıdığımız/tanımadığımız herkese sesimizi duyurabileceğimiz bir Alicenap var bundan böyle. Herkese merhaba!
Bizi bol bol okumanız, eleştirmeniz ve fikirlerinizi
paylaşmanız dileğiyle
Sonraki yazıya kadar, kalın
sağlıcakla..
Eda & Canberk
Yorumlar
Yorum Gönder