Kayıtlar

HABER ÖNCELİĞİ HÜKÜMDARIN SIHHATİDİR

Demokratik toplumlarda, çoğulculuğun ve hoşgörünün temel gerekliliklerinden ilki, bireylerin ifade özgürlüğünün koruma altında olmasıdır. İfade özgürlüğü, yalnızca bireylerin bilgi ve düşüncelerini yayma hakkını değil, aynı zamanda onlara erişme hakkını da kapsar ve vazgeçilmez kılar. Ne var ki demokratik alışkanlıklardan uzak toplumlarda yerleşen, “çoğulculuğun tehlike arz eden çok başlılık” olduğu algısı, otoriter merkeziyetçi iktidar sahipleri tarafından kolaylıkla manipüle edilebilecek bir düşüncedir. Toplumsal algının yönetilmesi ve şekillenmesinde de en büyük rol medya organlarının kontrol edilmesine bağlı olduğundan, tüm otoriter yöneticiler sansürü bir çıkış noktası olarak görür. Bundan dolayı, iktidar sahiplerinin sermaye-güç ilişkisinin doğurduğu avantajlardan yararlanabilmesiyle, medya organlarını kontrol altında tutması ve toplum dönüşümü için kendi lehine bir araç haline getirmesi demokrasiden yoksun ülkelerde sık karşılaşılan bir durumdur. Türkiye’de de, tarihsel süreç...

İLK RESMİ ÇAĞRI: HAVZA GENELGESİ

Resim
İstanbul, 1919 İtilaf Devletleri’nin 1918’in sonlarında –Birinci Dünya Savaşı’nın ertesinde- Osmanlı Devleti ile imzaladığı Mondros Ateşkes Antlaşması’yla başlayan ve Anadolu’da toprak bütünlüğünü ortadan kaldıran de facto işgaller halkın can ve mal güvenliğinin tamamen ortadan kalkmasına yol açmıştı. İstanbul Hükümeti Mondros’u imzalarken, ateşkes şartlarını ağır bulmakla birlikte başka çıkış yolu olmadığını söyleyerek teslimiyetçi bir tavır takınmıştı. Bu sebeple işgaller karşısında da kararlı bir duruş ortaya koyamıyor, güç gösteremiyordu. Mustafa Kemal, mütarekenin kayıtsız şartsız teslimiyet anlamına geldiğini biliyor, antlaşma maddelerinin birer birer uygulamaya konduğu 1919’un ilk aylarında Anadolu’ya mal olmuş bir kurtuluş planının hazırlıklarını yapıyordu. Kurtuluş planını fiiliyata dökmek ve milli direniş ateşini yakmak için İstanbul’dan Anadolu’ya geçmesi gerekiyordu. Saltanat makamı da Mustafa Kemal Paşa’yı Anadolu’ya göndermek niyetindeydi. Bu sebeple, 30 ...

Gerçek Demokrat Kim?

Resim
GERÇEK DEMOKRAT KİM? Salgında ekonomik ve sosyal ilişkilerin değişimi, üretim kapasitelerinin azalması ve buna benzer bir çok durum… Yaşanan bu süreç pek çok tartışmayı da beraberinde getirdi. Tüm bu tartışmaların içinde devletlerin sıkı tedbirleri ve bunun sosyal hayata olan etkisinin devamlılık gösterip göstermeyeceği ve bu durumun dünyada yeni otokrat rejimlerinin oluşmasına ya da mevcut olanların ivmelenmesine neden olup olamayacağı tartışmaları sürüp gidiyor. Otokrasi tartışmalarının öte tarafında tüm dünyada demokrasinin uygulanış biçimleri ve demokrasi tartışmaları da uzun yıllardır sürüyor. Demokrasi farklı siyasi akımlarda, farklı kültürel yapılarda ya da farklı coğrafyalarda onlarca farklı pencereden yorumlanan bir kavram olsa da tanımı üzerinde hala tam anlamıyla uzlaşı sağlanabilmiş bir kavram değil.  Liberal demokrasiler, sık sık kapsayıcı olmaması ve dolayısıyla halkın taleplerini tam olarak karşılamamasıyla eleştiriliyor. Diğer taraftan bazı ideolojik bakış açıları d...

KORONADAN SONRA DEVLET-TOPLUM İLİŞKİSİ

Resim
Çin’den başlayarak, kısa sürede onlarca ülkeyi etkisi altına alan Covid-19 salgını, sosyal yaşamdan ekonomi faaliyetlerine kadar pek çok alanda “zorunlu” birtakım yeniliği beraberinde getirdi. Virüsten korunmak için uygulanması gereken sosyal yalıtım kuralları insanları evde kalmaya mecbur bırakırken, iletişim de hız kesmeden dijital platformlara taşındı. Kısa sürede benimsenen bu yeni dijital alışkanlıklar, iş faaliyetlerinden sosyal ilişkilere, eğitimden gönüllülüğe her türlü ilişkinin yüz yüze gelmeden de sürdürülebileceğini gösterdi. Hal böyle olunca, Covid-19 sonrası yaşamdan bahsederken, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söylemek yanlış olmaz. Peki, doğrudan can güvenliğini tehdit ederek küresel bir kriz halini alan Covid-19 salgınının devlet-toplum ilişkisi düzleminde etkisi ne olur? Ülkelerin Covid-19 salgınına karşı yurttaşlarının yaşam hakkını korumak için aldıkları sağlık tedbirleri, salgının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirgemek için hayata ge...

Yeni Bir Yolculuk

Resim
C: Caddede duyduğum bir araba sesine eşlik eden kahve kokusuyla gökyüzünü izliyorum. Masmavi deniz ile sonsuz gökyüzünün birbiriyle buluştuğu bir deniz kenarında ya da ucu bucağı olmayan yemyeşil bir ormanın içinde değil, evimin terasındayım.   Camdan cama denk geldiğim komşularım ya da telefonla konuştuğum arkadaşlarım salgının ne zaman biteceğini sorguluyor hep. Haklılar da, havalar ısındıkça evde kalmak zorlaşıyor. Evde kalanlar, evde kalma süresi arttıkça kendini kitaplara, yemek yapmaya, çiçeklerine ya da ıvır zıvır tamirine verdi. Bu durum, insanın içindeki üretim dürtüsünün bir sonucu olsa gerek.   Üretim demişken; tüketimin, dolayısıyla şatafat ve gösterişin, bu kadar revaçta olduğu bir dönemde insanlık bu kavramı biraz kulak arkası ediyor. Oysaki tarihin akışını değiştiren, insanlığı bir adım öteye götüren çoğu şey doğrudan üretmekle ilgili. Fikir üretmek, sanat üretmek, gözle görülen bir şey üretmek ama üretmek… E: Salgın Türkiye’de de hayatı felç ettik...